Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi
23 Ocak 2024

PLASTİK REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ KLİNİĞİ

1-YARIK DUDAK VE DAMAK

Yarık dudak ve yarık damak, gebelikte çok erken ortaya çıkan şekil bozuklukları olup bebek anne karnındayken gelişir. Yaklaşık 900 bebekten birinde görülen, dudakta yada damakta yeterli doku olmadığında dudak ve damakta yarık oluşumu ile sonuçlanır ve mevcut doku düzgün şekilde gelişmez.

Yarık damak ve dudağa sebep olan etmenler nelerdir?

Yarık dudak ve damak genetik/kalıtımsal özellikler ve çevresel faktörlerin birlikte etkileşime girerek neden olduğu multifaktöriyel olarak ortaya çıkar. Çevresel faktörlerin başında hamilelikte X-ışınlarına maruz kalma (röntgen), folik asit alınımında yetersizlik, A vitaminin alınımında bozukluklar, annenin sigara ve alkol kullanımı, annenin şeker hastalığının olması, kullanılan ilaçlar (antikanser ilaçlar, akne ilaçları vs.) yer almaktadır.

Yarık dudak ve yarık damak, fetüs rahim içinde gelişirken virüslere veya kimyasallara maruz kalmanın bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir.

Diğer durumlarda, yarık dudak ve yarık damak başka bir vücut gelişim bozukluğunun bir parçası olabilir.

Yarık dudak ve damak tanısı nasıl konulur?

Dudak damak yarıkları çok belirgin fiziksel değişikliklere neden olduğundan, yarık bir dudak veya yarık damak teşhisi kolaydır. Anne karnında bir çocuğa doğum öncesi ultrason bazen tanı koydurucu olabilir. Bebeğin doğumundan önce ultrasonda yarık tespit edilmemişse, ağız, burun ve damakta yapılan fizik muayene, çocuğun doğumundan sonra yarık dudak veya yarık damak varlığını ortaya koyar. Bazen diğer anomalileri belirlemek veya ekarte etmek için tanı testleri yapılabilir.

Yarık dudak ve damakla ilişkili problemler nelerdir?

·         Yemek yeme problemleri

·         Kulak enfeksiyonları / işitme kaybı

·         Konuşma problemleri

·         Diş Hastalıkları

·         Görünüş bozukluğu

Yarık dudak ve damak hastaları kimler tarafından tedavi edilir?

Yarık bir dudak veya yarık damak ile ilişkili ağız sağlığı ve tıbbi problemlerin sayısı nedeniyle, genellikle bir doktor ekibi ve diğer uzmanlar bu çocukların bakımıyla ilgilenmektedir.

Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanı, dudak ve / veya damak üzerinde gerekli ameliyatları yapmak ve değerlendirerek deformitenin onarımında esas rolü oynar. Bununla birlikte İşitme problemlerine yönelin tedavi/takip işlemlerini

Kulak Burun Boğaz uzmanı, diş bozukluklarını düzeltmek için

Ortodontist, çocuğun gelişimini takip etmek ve ek bir hastalık olup olmadığını değerlendirmek için

Çocuk Sağlığı uzmanı,konuşmayı iyileştirmek için çocuğa çalışmak üzere

Konuşma Terapisti, çocuğun sağlığının devamlı denetimi için bir konusunda uzman bir

hemşire, ailenizi destekleyecek ve organizasyon problemlerini değerlendiren bir

Sosyal Hizmet uzmanı /Psikolog, ebeveynlere ve yetişkin hastalara bu sorunlarla doğabilecek daha fazla çocuğa sahip olma ihitimallerini anlamalarına yardımcı olacak bir

Genetik uzmanı ekibin diğer üyeleridir.

Sağlık ekibi, her hastanın bireysel ihtiyaçlarını karşılamak için bir bakım planı geliştirmek için birlikte çalışır. Tedavi genellikle bebeklik döneminde başlar ve genellikle yetişkinlik döneminde devam eder.

Yarık dudak damak hastalarının tedavi süreci nasıldır?

Yarık dudak ve / veya yarık damak tedavisi erken çocukluk döneminde yapılan bir veya birkaç ameliyatla başlayarak yetişkinlik dönemine kadar devam edebilir.

Genelde dudak yarığına yönelik ilk operasyonlar 3. ay civarı, damağa yönelik ameliyatlar ise 9-12. Ay civarı yapılır. Bu operasyonlar öncesinde hastaya gerekirse ameliyatı kolaylaştırmak ve beslenmeyi sağlamak amaçlı ortodontik işlemler de yapılabilir. Geç çocukluk ve erişkinlik döneminde ise son düzeltme operasyonları veya konuşmayı daha iyileştirmeye yönelik operasyonlar yapılabilir.

Bununla birlikte konuşma terapileri, diş tedavileri ve diğer ek tedaviler yetişkinlik dönemine kadar aralıklı olarak sürdürülür.

Bu tedavi süreçlerinin sonunda durumdan etkilenen çocukların çoğu normal görünüm ve normal konuşmaya sahip olabilir ve normal şekilde yemek yiyebilir.

2-YÜZ TRAVMALARI (YÜZ KEMİK KIRIKLARI)

Vücudumuzun en ön planda yer alan, çeşitli etkilere açık olan yüz ve kafatasında, değişik travmalar sonucu birçok yaralanmalar oluşabilir. Çene ve yüz yaralanmaları, basit bir sıyrık ve kesikten yumuşak doku ezilmeleri ve kayıpları, çeşitli kemik kırıklarına kadar değişen basit veya kompleks çok değişik şekillerde olabilir. Yüz yaralanmaları Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi’nin alanıdır ve hastanemizde uygulanmaktadır.

Yüzde ortaya çıkan ve önem arz eden en yaygın yaralanma tiplerinden birisi kemiklerin kırılmasıdır. Kırıklar alt çeneyi, üst çeneyi, damağı, yanak kemiklerini, göz çukurlarını veya bu kemiklerin bir kombinasyonunu içerebilir. Bu yaralanmalar görmeyi ve soluk alma, konuşma ve yutma yetilerini etkileyebilir. Tedavide bir kısmı hastaneye yatışı gerektirir.

Alt çene, üst çene, elmacık kemiği, burun kemiği, alın ve göz çevresi diğer kemikler yüz travmalarında en çok hasar alan kemiklerdir. Yüz yaralanmalarında tedavinin önemi sadece yaralının hayatını kurtarmak değildir. Bu yaralanma sonucu bireyde oluşacak beslenme ve nefes alma bozukluklarının düzeltilmesi, görme fonksiyonunun tam olarak sağlanması veya ikincil değişmelerin ve estetik olarak kötü görünümlerin önlenmesi büyük önem taşır.

Yüzdeki kırıkların tedavisi için uygulanan ilkeler kırık kol veya bacak için uygulananlara benzerdir. Kemiğin parçaları hizalanmalı (redüksiyon) ve kaynaşmalarına olanak verecek kadar uzun bir süre boyunca doğru konumda sabitlenmelidir. Kırıkları onarabilmek amacıyla ulaşabilmek için ağız içinden veya estetik görüntüyü bozmayacak bölgelerden kesiler yapılarak optimum sonuç alınması hedeflenmektedir. Kırığın kaynama süresi  yaşına ve kırığın kompleksliğine bağlı olarak birkaç ay veya bir yıl sürebilmektedir.

Yüz kemiklerinde kırık saptanması durumunda Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniklerine başvurarak gerekli tedavinin fazla zaman kaybedilmeden yapılması iyi bir iyileşme için gereklidir.

3-DERİ (CİLT) KANSERLERİ, DERİ TÜMÖRLERİ

Deri kanserleri bozulan çevresel faktörlerin de etkisi ile son yıllarda gitgide artmaktadır. Ülkemizde deri kanserlerinin sıklığına ilişkin sağlıklı istatistik veriler yoktur. Hastanemizde deri kanserlerine yönelik cerrahi tedaviler Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı tarafından yapılmaktadır.

Kimler deri kanseri için risklidir?

Deri kanserinin esas nedeni güneşten gelen ultraviole ışınlarıdır. Mor ötesi ışın veren elektrik lambaları ve bronzlaştırıcı suni ışık kaynakları da deri kanserlerine neden olabilir. Ultraviole ışınlarına karşı dünyayı koruyan ozon tabakasının incelmesinin de deri kanserlerinde ciddi bir artışa neden olduğu bilinen bir gerçektir.

En çok risk altında olanlar:

- Açık tenliler,

- Derilerinde kolayca çillenme olanlar,

- Çok fazla sayıda beni (nevüs) olanlar ve bunların değişik şekil ve boyutta olması,

-Ailesinde deri kanseri bulunanlar,

- Açık havada fazla zaman geçirenler,

- Ekvatora yakın bölgelerde, yüksek rakımlı veya yıl boyunca yoğun güneş ışığına maruz kalanlar.

- Herhangi bir sebeple radyoaktif ışın tedavisi (radyoterapi) uygulamaları,

- Uzun yıllar iyileşmeden kalan açık yaralar,

- Katran, zift, arsenik vs. gibi kimyasal karsinojen maddelere kronik şekilde maruz kalma,

- Kronik mikrotravmalara maruz kalma gibi nedenlerle de deri kanserleri gelişebilir.

Tipleri Nelerdir?

1. Epidermisteki bazal hücrelerden kaynaklanan Bazal Hücreli Kanser (BHK): En sık rastlanan deri kanseridir. Yavaş seyreder. Metastaz yapmaz. BHK nadiren hayatı tehdit eder.

2. Skuamöz (yassı)hücrelerden kaynaklanan Skuamöz Hücreli Kanser (SHK): Sık rastlanan diğer bir deri kanseri tipidir. Dudaklar, yüz ve kulaklarda sık rastlanır. Lenf bezlerine bazen de iç organlara yayılabilir. SHK eğer tedavi edilmezse hayatı tehdit eder duruma gelir.

3. Melanositlerden (melanin üreten hücreler) kaynaklanan MalignMelanoma (MM): Daha az rastlanır. Ancak özellikle güneşli bölgelerde yaşayanlarda sıklığı giderek artmaktadır. Deri kanserlerinin en tehlikeli tipidir. Ancak erken teşhis edilirse tam olarak tedavi edilebilme şansı vardır. Teşhis ve tedavide gecikme genellikle ölümcül olmaktadır.


Benler kanserleşebilir mi?

Benler, yoğun pigmentli deri hücrelerinin kümeleşmesinden oluşur. Bazen deriden kabarık şekilde, bazen derile aynı seviyededir. Bazen doğuştan beri vardır. Bazen de sonradan çıkabilir. Bir çoğunun tehlikesi olmamasına rağmen doğuştan beri var olan geniş ve kıllı dev benler ile değişik renklerde ve sınırları net olarak seçilemeyen benler malign melanomaya dönüşme riski taşırlar.

Benler; kozmetik nedenlerle, giysi ve takılarla sürekli tahriş oluyorlarsa,malign melanomaya dönüşme ihtimalleri nedeniyle cerrahi olarak çıkarılırlar. Solar veya aktinik keratozlar ise üzerleri pürtüklü veya pullu, kahverengi veya kırmızı renkte yamalar şeklinde görülen deri tümörleridir. Genellikle derinin güneşe maruz kalan bölgelerinde görülürler. Bunların kansere dönüşme ihtimalleri vardır. Kansere dönüşme belirtileri gösterenler cerrahi olarak çıkarılmalıdırlar.

Derinizi tanıyınız ve tepeden - tırnağa düzenli olarak muayene ediniz. Sizi şüphelendiren bir şeylere rastlarsanız hemen bir Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanına başvurunuz! Plastik cerrahlar tümörü fonksiyonel yapıyı bozmadan ve en estetik görüntüyü sağlayacak şekilde cerrahi olarak çıkartırlar. Çıkarılan dokunun histopatolojik incelemesi ile tam olarak çıkarılıp çıkarılamadığı, zeminde kalıntı kalıp kalmadığı anlaşılabilir.

4-EL CERRAHİSİ

Ellerimiz hayatımızı idame ettirmede, günlük rutin işlerimizi yapmamızı sağlayan ve üretkenliğimize en büyük katkısı olan vazgeçilmez organımızdan biridir. Bu kadar önemli bir organın oluşabilecek önemli hastalıklarında uygulanacak tedavi yöntemleri “El Cerrahisi” adıyla özelleşmiştir.

El cerrahisi, üst ektremitelerin (omuzdan parmak ucuna kadar olan vücut bölgemizin) doğumsal deformite, dejeneratif hastalıklar,travma sonucu yaralanma, uzuv kopmaları, tümörler ve eski sekellerinin tedavisini yaparak düzeltilmesi ve/veya yeniden fonksiyon kazandırmayı amaçlayan özelleşmiş bir cerrahi alandır.

Ülkemizde bu alanda Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi ve Ortopedi-Travmatoloji Uzmanlık dalları yetkilendirilmiş ayrıca 2009 da yürürlüğe giren Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği ile El Cerrahisi bir yan dal uzmanlığı olarak kabul edilmiştir. Hastanemizde El Cerrahisi uygulamaları ağırlıklı olarak Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’mız olmak üzere her iki klinik tarafından yürütülmekte ve her gün 24 saat el yaralanmalarına müdahale edebilecek nöbetçi hekimlerimiz görev yapmaktadır.


El yaralanmalarında müdahale

İş/ev kazaları, darp, ateşli silah yaralanmaları, trafik kazaları el yaralanmalarının en sık sebeplerinden olup elin iç yapılarını oluşturan damar, sinir, tendon (kiriş) yaralanmaları mevcut ise önem arz etmektedir. Bu gibi yaralanmalarda yaralanan bölgeye tampon uygulanarak kanamanın kontrol altına alınması ve teşhis konulabilecek en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir. Detaylı bir muayeneden sonra iç yapılarda herhangi bir yaralanma saptanması durumunda ilk müdahalenin ardından El Cerrahisi uygulanan bir sağlık kurumuna sevki uygun olacaktır. Bu tip yaralanmalarda zaman kaybı önemli olabileceğinden ihmal edilmemeli önerilere uyularak zamanında gereken işlemler yapılmalıdır. Aksi halde iyileşmeme veya kötü iyileşme olabilir.

El yaralanmalarının çoğu birbirinden farklı özellikler gösterir ve iyileşme süreçleri de birbirinden farklıdır. Hedefimiz uygulanan tedavi metodu ile elin mümkün olan en yüksek derecede eski işlevlerine kavuşturulmasıdır. Ayrıca El Cerrahisi uygulanan bir çok hastanın iyileşme sürecinde tedaviden en iyi sonuçları almak adına rehabilitasyon amaçlı Fizik Tedavi görmesi gerekmektedir.

Hastanemizde uygulanan başlıca El Cerrahisi uygulamaları:

·         Doğumsan anomaliler

·         Sinir Sıkışmaları

·         İyi/Kötü huylu tümör operasyonları

·         Uzuv kopmaları (Mikrocerrahi)

·         Travma sonucu yaralanmalar

·         Kırıklar

·         Eski yaralanmalara bağlı sekellerin tedavisi

5-SİNİR SIKIŞMALARI

Sinirlerin, kemik, kıkırdak, kas ve tendon gibi dokularca aşırı basıya maruz kalıp sıkıştırılması ve bunun sonucu ilgili sinirin bölgesinde sağlık sorunları çıkmasına sinir sıkışması denilir. Sinir sistemi ağ şeklinde tüm vücudumuzu sararak dünyayı algılamamızı, kaslara emirleri götürerek hareket etmemizi ve organlarımızın düzenli çalışmasını sağlar. Sinir sıkışması durumunda bütün bu işlevlerde bozulmaya bağlı olarak çeşitli belirtiler ortaya çıkar.

Üst ekstremitedeki (omuzdan parmak ucuna kadar olan bölge) sinir sıkışmalarının cerrahi tedavisi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim dalımız bünyesinde yapılmaktadır.

Sinir sıkışması sonucu ortaya çıkan belirti ve semptomlar aşağıdaki gibidir.

·         Sinir sıkışması olan yerde uyuşma ve his kaybı

·         Sinir sıkışması olan bölgede ağrı ve yanma hissi

·         Karıncalanma, iğne batma hissi

·         Sinir sıkışması olan yerlerde kaslarda güçsüzlük, kaslarda incelme

·         Kaslarda seğirme ya da kas yorgunluğu

·         Terlemenin artması ya da azalması

·         Sıcaktan ve soğuktan daha fazla etkilenme

Üst ekstremitede başlıca sinir sıkışmaları karpal tünel sendromu ve kübital tünel sendromudur.

Karpal Tünel Sendromu nedir?

Median sinir el bileğinde; taban ve kenarlarını bilek kemiklerinin, tavanını ise transvers karpal ligamentin oluşturduğu bir tünelden geçer. Bilek kanalı adını alan bu yapıda median sinir, dokuz önkol fleksor kasının tendonuyla birlikte bulunur. Median sinirin bu kanalda sıkışması sonucu ortaya çıkan tabloya “Karpal Tünel Sendromu” adı verilir.


Karpal Tünel Sendromu'nun belirtileri nelerdir?

Sıklıkla baskın elde belirgin olmak üzere, iki tarafta da rahatsızlık hissetmek mümkündür. Karpal Tünel Sendromu'nun belirtileri çeşitlilik gösterir ve duysal yakınmalar önce başlar. Sabah ellerde uyuşma ile uyanma, genelde ortaya çıkan ilk yakınmadır. Günün ilerleyen saatlerinde kaybolduğundan hasta doktora başvurmaz. Buna ellerde şişlik hissi eşlik edebilir. Daha sonraları kişi gece uykudan uyandığında uyuşmalar vardır. Sonraki dönemde ağrı, uyuşmaya eklenerek kişiyi uykudan uyandırır.

Hasta bu ağrılı durumdan kurtulmak için elini sallar ya da ovuşturarak rahatlar. Ağrı genellikle eldedir, zaman içerisinde ön kol, kol ve omuza yayılır. Vakaların büyük çoğunluğu bu düzeyde kalmakla birlikte, alışılmış klinik seyirde hastaların yazın rahatladığı, kışın ise yakınmaların arttığı gözlenir.

Bu belirtiler yıllarca sürebilir. Sonunda hastayı doktora getiren tablo; ağrı-uyuşmaların çok şiddetlenmesi ve/veya buna eklenen avuç içi bölgede kas zaafı ve incelmedir.


Karpal Tünel Sendromu nedenleri nelerdir?

Travma başta olmak üzere birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkan sekonder tip dışında, herhangi bir neden olmaksızın görülen idyopatik tip pratikte en sık görülendir. Gebelik gibi fizyolojik bir sürecin yanı sıra diyabet, romatoidartrit, guatr ve benzeri hastalıklara da eşlik edebilir.

Karpal Tünel Sendromu nasıl teşhis edilir?

Klinik semptomlar ile konulan tanı tanı elektromiyografik inceleme ile doğrulanır. Median sinir duysal ve motor iletimleri, tuzaklanma bölgesi olan bilek segmentinde yavaşlamıştır. Fokal demiyelinizasyon, duysal ve motor distal latans değerlerinin uzamasına yol açar. Aksiyon kaybı; duysal ve bileşik kas aksiyon potansiyel amplitüdlerinde düşme ile belirlenir. Elektromiyografik muayene yalnızca tanı için değil, klinik seyrin izlenmesi açısından da önemlidir.

Karpal Tünel Sendromu nasıl tedavi edilir?

Tedavi, erken evrelerde gece atelleri ve antiinflamatuvar kullanımı, lokal steroidinjeksiyonu şeklinde konservatiftir. Kişinin yaşam kalitesini bozan şiddetli ağrıların ve bazı vakalarda akson kaybının varlığı cerrahi girişimi gerektirir.

6-ESTETİK CERRAHİ

İnsanlık tarihinin bilinen bütün dönemlerinde bireyler beden ve yüz güzelliğine çok fazla önem vermişlerdir. Güzellik fiziksel olarak ölçülemeyen ve tanımı yapılamayan bir sıfattır. Anatomik olarak normal yapıya sahip oldukları veya bedensel bir hastalıklara olmadıkları halde yaşadıkları toplumda kendilerini “güzel” olarak kabul görmeyen insanlar1900’lü yıllardan itibaren Plastik Cerrahlar tarafından ameliyat edilerek daha güzel bir bedene kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Kişinin kendini daha güzel hissetmesi ruh sağlığını olumlu etkilemektedir.

“Estetik Cerrahi” tıbbi anlamda “Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi”nin bir alt dalıdır ve ondan ayrıştırılamaz. Estetik Cerrahi Ameliyatları diğer tıp dallarındaki ameliyatlardan farksızdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı vardır. Estetik ameliyatlar genellikle sağlıklı kişilerde ve tıbbi olarak normal kabul edilen vücut parçaları üzerinde uygulanmaktadır. Yani sağlık için zorunlu ameliyatlar değillerdir. Bu yüzden sonradan ortaya çıkabilecek aksiliklerin etkisi diğer zorunlu ameliyatlara göre çok daha üzücü olabilir. İleride sorun yaşamamak için bu tür ameliyatları tam teşekküllü hastane veya kliniklerde ve “Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı” olan cerrahlara yaptırmak gereklidir. Estetik operasyonlarda yapılan kesiler mümkün olduğunca minimum tutulmakta ve estetik olarak gizlenebilecek bölgelere konumlandırılmaktadır. Hastanemizde imkanlarımız ve tıbbi olanaklar dahilinde estetik cerrahi operasyonları yapmaktayız.

Estetik operasyonlar Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödeme kapsamında değildir ve hastalar yapılan operasyona ait tüm masrafları kendisi ödemek durumundadır. Yapılacak ameliyat hakkında bilgi almak ve tahmini ücret bilgisi almak için hastanın polikliniklerimize başvurarak muayene olması gerekmektedir.

Hastanemizde uygulanan cerrahi operasyonlardan başlıcaları:

Meme estetiği

Jinekomasti düzeltilmesi

Burun Estetiği

Karın estetiği

Göz kapağı estetiği

Kulak estetiği