Kanser hem dünya hem
ülkemiz için ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Ölüm
nedenlerine bakıldığında dünya geneli için yaklaşık her 6 ölümden birinin,
ülkemiz için ise her 5 ölümden birinin kanser nedeniyle gerçekleştiği
görülmektedir.
Kanser başlıca; tütün
kullanımı, yüksek beden kitle indeksi (fazla kilolu ya da şişman/obez olma),
meyve ve sebzeden fakir beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol tüketimi
gibi başlıca beş davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen
kaynaklanmaktadır. Oysa yine günümüz şartlarında kanserlerin %30-50’ye
yakınının, risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme
stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir durumda olduğu bilinmektedir.
Ayrıca, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse birçok kanserin
iyileşme olasılığının da yüksek olduğu bilinen bir gerçektir.
Dünya Kanser Günü,
gerek kanser konusunda farkındalığı ve eğitimi artırarak gerekse dünyanın her
yerindeki hükümetler ile bireyleri hastalığa karşı harekete geçmeye zorlayarak
her yıl milyonlarca önlenebilir ölümün önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Dünya
Kanser Günü; yankı uyandırmayı, değişim aşılamayı ve farkındalık günü ile
sınırlı kalmayarak daha sonraki günlerde de sürdürülecek bir eylemi harekete
geçirmeyi amaçlayan bir kampanyadır.
İlk olarak 2005 yılında
ülkemizin de yakın işbirliği içerisinde olduğu Uluslararası Kanser Kontrol
Örgütü (UICC) tarafından düzenlenen Dünya Kanser Günü etkinlikleri, izleyen yıllarda her yılın 4 Şubat günü UICC
ve işbirliğindeki kuruluşlarla birlikte küresel düzeyde yürütülen kampanyalarla
geleneksel hale getirilmiştir.
Bakanlık olarak
benimsediğimiz farkındalık mesajımız “Kanserden
korunmak herkesin hakkıdır. Siz de
kanserden korunmak ve kendinize uygun
taramaları yaptırmak için; Toplum Sağlığı Merkezlerine (TSM) bağlı Kanser Erken
Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve
Aile Sağlığı Merkezleri (ASM)’ne başvurabilirsiniz”. Ulusal Kanser Tarama
Programları hakkında daha detaylı bilgi Kanser
Dairesi Başkanlığına ait web sitesinde mevcuttur. Ayrıca burada Hangi Tarama Bana Uygun? uygulaması ile
hangi kanser türünde tarama yaptırabileceğiniz ve en yakın tarama merkezleri haritada
gösterilmektedir.
Uluslararası Kanser
Kontrol Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kanser alanında yoğun çalışmaları
bulunan uluslararası saygın kuruluşlar,
her bireyin, küçük ya da büyük eylemlerinin, uzun vadeli, olumlu
değişimlere yol açacağını ifade ederek kanserleri önleme yolunda kişilere şu
risk faktörlerinden kaçınma çağrısında bulunmaktadır:
·
Sigara
ve dumansız tütün ürünlerini de içeren tütün kullanımı
·
Fazla
kilolu veya obez olmak
·
Düşük
meyve ve sebze alımını içeren sağlıksız beslenme
·
Fiziksel
aktivite eksikliği
·
Alkol
kullanımı
·
Cinsel
yolla bulaşan Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu
·
Hepatit
veya diğer kanserojen enfeksiyonlara maruziyet
·
İyonlaştırıcı
ve ultraviyole radyasyon maruziyeti
·
Kentsel
hava kirliliği
·
Katı yakıt kullanımından
kaynaklanan iç mekân dumanı
Tütün
kullanımı, kanser gelişimi yönünden en önemli risk faktörü olup
kansere bağlı ölümlerin yaklaşık %22’sinden sorumludur. Akciğer kanserinin yanı
sıra özefagus, mesane, böbrek, pankreas, mide, serviks (rahim ağzı)
kanserlerinden de sorumlu olduğu bilinen tütün kullanımı, hangi yaşta olursa
olsun terk edildiğinde kişinin yaşam kalitesi ve yaşam süresi üzerinde anlamlı
bir fark yaratmaktadır. Bu risk faktöründen kaçınmada en önemli stratejiler;
özellikle genç yaştaki bireylerin maruziyetinin engellenmesi, hangi yaşta olunursa
olunsun bırakma yönünde irade beyanında bulunanların ilgili sigara bırakma
merkezlerine yönlendirilmesi, dumansız olması nedeniyle herhangi bir risk
içermediği gibi yanlış algıya neden olan elektronik sigara gibi ürünlerin
riskinin anlatılarak toplumda bilincin yükseltilmesine yönelik eğitsel
faaliyetlerin gerçekleştirilmesi olacaktır.
Obezite ve
kanser ilişkisine dair yapılmış çok sayıda epidemiyolojik çalışma obezitenin
kansere neden olmasının yanı sıra kanser tedavisine yanıtın azalmasına, hastalık
seyrinin bozulmasına ve artmış ölüm oranlarına neden olduğunu da ortaya
koymaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, sağlıklı bir kiloyu korumak ve
fiziksel olarak aktif olmakla bağırsak, meme, rahim, yumurtalık, pankreas,
yemek borusu, böbrek, karaciğer, safra kesesi kanserlerinin gelişim riski
önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Yaşam tarzı değişiklikleri (örneğin günlük
30-40 dakikalık yürüyüşler, liften zengin meyve sebze ağırlıklı beslenme gibi)
ile kansere karşı anlamlı risk azaltımı sağlanması mümkündür.
Sindirim ve boşaltım sisteminin farklı
türde kanserleri ile ilişkisi olduğu ispatlanmış olan alkol tüketimi, kanser gelişim riskini azaltmada bireysel
farkındalık ve çaba ile önemli oranda önlenme şansına sahiptir.
Dünya genelinde en sık izlenen kanser türü
olan cilt kanserine yönelik alınacak önlemler (Güneşin ultraviyole ışınlarına maruziyeti azaltacak şekilde uygun şapka,
gözlük, güneş kremi, koruyucu giysiler kullanılması, güneş ışınlarının zararlı
etkilerinin en yoğun hissedildiği saatlerde doğrudan bunlara maruz kalınmaması
gibi) ile anlamlı risk azaltımı sağlanabilmektedir.
Kansere yol açabildiği ispatlanmış kimi kanserojenlere maruziyetin söz konusu
olduğu meslek gruplarında çalışanların iş sırasında koruyucu bariyer (maske,
tulum, önlük, eldiven gibi) kullanması da kanseri önlemede önemli bir strateji
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç itibariyle; kansere yol açabileceği
kanıtlanmış risk faktörlerinin farkına vararak, bunlardan korunmada bireysel ve
toplumsal temelde yapılacaklar konusunda bilgilenerek, önleme çabalarını
kararlılıkla sürdürerek ileri dönemlerde daha büyük bir toplumsal yük haline
gelmesi beklenen kanserle savaşımda önemli kazanımlar elde edileceğine şüphe
yoktur.
Kanser hastalıklarının her bir tipinin
kendine göre etyolojisi, risk faktörleri, tanı ve tedavi yöntemleri vardır. Bu
yüzden erken tanı ve tarama stratejileri de kanser tiplerine göre
değişmektedir. Bazı kanser tipleri için (örneğin meme, kalın bağırsak, rahim
ağzı vs) tarama önerilirken bazı kanser tipleri için önerilmemektedir (örneğin
pankreas, tiroid, mesane gibi).
Dünya Sağlık Örgütü; meme, rahim ağzı ve
kalın bağırsak kanserlerinde vakaların erken evrelerde yakalanmasına yönelik
toplum tabanlı tarama programları önermektedir. Ancak bu çalışmaların bütüncül
bir kanser kontrol programının parçası olması gerektiğini belirtmektedir.
Ülkemizde DSÖ önerileri doğrultusunda 2008
yılından itibaren kayıt, önleme, tarama ve tedavi çalışmalarını bir arada
barındıran Ulusal Kanser Kontrol Programı kapsamında; meme, kalın bağırsak ve
rahim ağzı kanserleri için, toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun
olarak tarama programları yürütülmektedir.
Ülke genelinde kanser taramaları;
Birinci Basamak ve 2.-3. Basamak Sağlık Kuruluşlarında, Toplum tabanlı ve
fırsatçı taramalar şeklinde yapılmaktadır.
Kırsal ve dezavantajlı
gruplarımıza illerimizdeki mobil tarama araçları ile de tarama hizmeti
verilmektedir. Taramalarımız Covıd-19 pandemisi nedeni ile “Enfeksiyon Kontrol
Önlemleri Rehberi’’ doğrultusunda gerekli önlemler alınarak devam etmektedir.
Fırsatçı taramalar ise ikinci ve üçüncü
basamak sağlık kuruluşlarında yapılmaktadır.
Ülkemizde
yürütülen Ulusal Kanser Tarama programımızda,
Meme
kanseri taraması; 40-69 yaş arasındaki kadınlara yılda bir kez
klinik meme muayenesi yapılmakta, 2 yılda bir mamografi çekilmektedir.
Rahim ağzı kanseri taraması; 30- 65 yaş
arası kadınlara 5 yılda bir HPV-DNA ve
smear testi ile yapılmaktadır.
Kalın
bağırsak kanseri taraması; 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2
yılda bir Gaitada Gizli Kan Testi (GGK) yapılmakta, 10 yıl da birde kolonoskopi
önerilmektedir.
Tarama sonrasında pozitif ya da şüpheli
bulunan kişiler ikinci, üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirilmekte ve
ileri tetkikler yapılmaktadır. Teşhis ve tedavi hizmetleri ikinci ve üçüncü
basamak sağlık kuruluşları tarafından yapılmaktadır.
Ülkemizde
hem taramaları artırmak hem de sağlık okur yazarlığı konusunda vatandaşlarımızı
bilgilendirmek üzere 81 ilde kanser farkındalık çalışmaları yapılmaktadır.